-
1 çalım satmak
масаю -
2 çalım satmak
v. cut a dash -
3 çalım satmak
to swagger, to show off, to swank, to brag -
4 çalım
çalım s\çalım satmak aufschneiden, angebengöz \çalım Sichtweite f\çalım atmak [o yapmak] täuschen -
5 çalım
çalım satmak – özünü çəkmək, lovğalanmaqlovğa -
6 çalım
1) хвастовство́; зазна́йство; позёрствоçalım satmak — ва́жничать, форси́ть
2) ле́звие са́бли3) да́льность де́йствия (чего-л.)4) спорт. финт в футбо́ле••- çalımına getirmek -
7 çalım
çalım Dünkel m, Selbstgefälligkeit f; Schneide f des Säbels; Reichweite f; SPORT Täuschungsmanöver n, Finte f;çalım etmek (oder satmak) sich wichtig machen;-i çalımına getirmek die Lage ausnutzen (für A);sert çalım Taktlosigkeit f -
8 çalım
1. swagger, strut, affected dignity. 2. the curved cutting edge of a scimitar. 3. soccer fake, faking movement. -ından geçilmemek /ın/ to swagger unbearably. -ına getirmek /ı/ 1. to find a convenient occasion (for). 2. to make (something) work out as one desires. - satmak to swagger. -
9 افاده فروختن
çalım satmak -
10 give oneself airs
çalim satmak -
11 put on the dog
çalim satmak -
12 форсить
çalım satmak* * *прост.çalım satmak; kurum satmak, büyüklenmek -
13 put on dog
çalım satmak, hava atmak -
14 put on dog
çalım satmak, hava atmak -
15 horozlanmak
1. أزهى [أَزْهَى]Anlamı: kabadayı tavrı takınmak, çalım satmak2. اختال [اِخْتالَ]Anlamı: kabadayı tavrı takınmak, çalım satmak3. ازدهى [اِزْدَهَى]Anlamı: kabadayı tavrı takınmak, çalım satmak4. تبجح [تَبَجَّحَ]Anlamı: kabadayı tavrı takınmak, çalım satmak -
16 масаю
caka satmak, böbürlenmek, çalım satmak, övünmek -
17 protzen
-
18 cut a dash
hava atmak, çalım satmak* * *(to have a smart or striking appearance: He cuts a dash in his purple suit.) göz kamaştırmak -
19 großtun
großtun <unreg, -ge-, h>1. v/i çalım satmak, büyüklük taslamak2. v/r: sich mit etwas großtun bş-le övünmek/böbürlenmek -
20 protzen
protzen v/i <h> fam şişinmek, çalım satmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çalım satmak — kurulup büyüklük taslamak İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalım — is. 1) Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir. H. Taner 2) Kılıcın keskin yanı 3) Menzil, erim Kurşun çalımı. Göz çalımı. 4) Biraz benzeme … Çağatay Osmanlı Sözlük
azamet satmak — büyüklük taslamak, çalım satmak, böbürlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
caka satmak — gösteriş yapmak, çalım satmak Askerliğin palavra ile olmadığını anladı ama hâlâ caka satıyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiyaka satmak — argo gösteriş yapmak, caka yapmak, çalım satmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
avurtlamak — nsz 1) Büyülenmek 2) Çalım satmak, yüksekten atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayılanmak — nsz Çalım satmak, yüksekten atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
horozlanmak — nsz Kabadayı tavrı takınmak, çalım satmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kostaklanmak — nsz, hlk. Zarif, kibar görünmeye çalışmak, çalım satmak, gösteriş yapmak Bir kanlı gibi kurularak, kostaklanarak geziyor hapishanede. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
azamet — is., Ar. ˁaẓamet 1) Ululuk, büyüklük 2) Gurur Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu. R. N. Güntekin 3) Görkem, gösteriş, heybet 4) Debdebe 5) Çalım, kurum, tekebbür Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama… … Çağatay Osmanlı Sözlük
caka — is., argo Gösteriş, çalım, kabadayılık, fiyaka Onların dördünde de bir kral havası, bir padişah cakası vardır. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller caka satmak caka yapmak cakasından geçilmemek cakasını bozmak … Çağatay Osmanlı Sözlük